Murat Ülker Kimdir ?

Türkiye’nin iktisadi tarihine bakıldığında, bazı soyadlarının sadece bir aileyi temsil etmenin ötesine geçip, bir endüstriyi, hatta bir dönemi simgelediği görülür. İşte Ülker ailesi ve bu ailenin ikinci kuşak temsilcisi Murat Ülker, bu tanıma en çok uyan figürlerin başında gelir. Zira o, bir şeye sahip olmaktan ziyade, küresel çapta devasa bir gıda organizasyonunun, yani Yıldız Holding’in dümendeki ismidir. Aralık 2025 verilerine göre dünyanın en varlıklı 800 ismi arasında yer almayı başaran, Türkiye sınırlarını aşarak global bir oyuncu haline gelen bu ismin hikayesi, Kırım’dan İstanbul’a uzanan meşakkatli bir yolculuğun, disiplinli bir eğitimin ve stratejik bir vizyonun ürünüdür.

Kökler ve Göçün Mirası: Kırım’dan İstanbul’a Uzanan Öykü

Murat Ülker’in yaşam öyküsünü anlamak için, öncelikle genlerine işleyen mücadeleci ruhun kaynağına, yani aile köklerine inmek gerekir. Ailenin geçmişi, Karadeniz’in kuzeyine, Kırım topraklarına dayanır. “Devletler” lakabıyla tanınan köklü bir silsileden gelen dedesi Hacı İslam Efendi, dönemin önemli eğitim merkezlerinden Fatih Medresesi’nde tedrisat görmüş bir eğitimciydi. Ancak tarih sahnesindeki karışıklıklar, Balkan Savaşları ve sonrasında Sovyet rejiminin Müslüman topluluklar üzerindeki baskıcı politikaları, aileyi zorunlu bir göç dalgasıyla yüz yüze bıraktı.

Babası Sabri Ülker, henüz çocuk yaşlardayken, 1929 yılında bu zorlu göç yolculuğuna çıkarak İstanbul’a adım attı. Bu göç, sadece bir mekân değişikliği değil, aynı zamanda sıfırdan bir hayat kurma mücadelesinin de başlangıcıydı. 1940’lı yılların ortalarında, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde, Sabri Bey ve kardeşi Asım Bey’in küçük bir atölyede başlattıkları tatlı serüveni, zamanla Türkiye’nin en bilinen markalarından birine dönüştü. İlginç bir anekdot olarak; ailenin soyadı başlangıçta “Berksan” idi. Ancak ürettikleri bisküvilerin marka değeri, ailenin isminin önüne geçince, ticari hayattaki karışıklıkları önlemek ve marka ile bütünleşmek adına 1954 yılında soyadlarını resmen değiştirdiler. İşte Murat Ülker, böyle bir mirasın, alın terinin ve marka bilincinin içine, 1959 yılının bahar ekinoksunda İstanbul’da doğdu.

Eğitim Yılları ve “Mutfakta” Yetişme Süreci

Varlıklı bir ailenin oğlu olmak, Murat Ülker için hiçbir zaman “hazıra konmak” anlamına gelmedi. Aksine, babası Sabri Ülker’in disiplinli yetiştirme tarzı, onun eğitim hayatını ve iş dünyasına hazırlık sürecini şekillendirdi. Lise yıllarını Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından biri olan İstanbul Erkek Lisesi’nde geçirdi. Ardından, akademik formasyonunu tamamlamak üzere Boğaziçi Üniversitesi’nin yolunu tuttu ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu.

Ancak gerçek eğitim, üniversite amfilerinden ziyade, üretimin kalbinde gerçekleşti. Gıda sektörünün inceliklerini kavramak, hamurun kıvamından çikolatanın temperlenmesine kadar her detaya hakim olmak amacıyla yurt dışına açıldı. Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan American Institute of Baking (AIB) ve Almanya’daki Zentralfachschule der Deutschen Süßwarenwirtschaft (ZDS) gibi prestijli kurumlar, onun sektörel yetkinliğini artırdığı duraklar oldu. Teorik bilgiyi pratikle harmanlamak isteyen genç Murat, Amerika’da Continental Baking şirketinde stajyer olarak görev aldı. Bu süreçte sadece masa başında oturmadı; üç yıl gibi bir sürede Amerika ve Avrupa kıtasında yaklaşık altmış farklı fabrika ve tesisi bizzat yerinde inceleyerek, üretim hatlarının tozunu yuttu.

Kariyer Basamakları ve Liderlik Vizyonu

1982 yılında profesyonel iş hayatına resmen adım attığında, patronun oğlu sıfatıyla değil, öğrenmeye aç bir çalışan olarak sahadaydı. İlk resmi görevi 1984 yılında Kontrol Koordinatörlüğü oldu. Bu pozisyon, şirketin her damarını kontrol etmesini ve işleyişi en ince detayına kadar öğrenmesini sağladı. Yıllar içinde İşletmelerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı ve ardından Genel Müdürlük gibi icra makamlarında bulundu.

Murat Ülker’in yönetim anlayışında öne çıkan en önemli stratejilerden biri “Dikey Entegrasyon” modelidir. Bu model, hammadde temininden son tüketiciye ulaşana kadar olan tüm sürecin şirket bünyesinde kontrol edilmesini amaçlıyordu ve Yıldız Holding’in büyümesinde kilit rol oynadı. 2000 yılına gelindiğinde İcra Kurulu Başkanlığı koltuğuna oturan deneyimli iş insanı, 2008 yılından 2020 yılına kadar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı olarak imparatorluğu yönetti. Bu dönem, grubun sadece Türkiye’de değil, dünyada ses getiren satın almalara imza attığı bir “altın çağ” olarak nitelendirilebilir. 2020 yılında ise bayrağı, ailenin bir diğer üyesi ve yeğeni olan Ali Ülker’e devrederek, kurumsallaşma adına önemli bir örnek sergiledi.

Özel Yaşam, Aile Bağları ve Sosyal Yönü

İş dünyasındaki sert ve kararlı duruşunun ardında, Murat Ülker’in sanatla, sporla ve ailesiyle iç içe geçen renkli bir dünyası vardır. Kendi deyimiyle hobileri, hayatın stresinden kaçış noktalarıdır. Özellikle yelken sporuyla ilgilenmesi, denizle olan tutkusunu ve özgürlük arayışını simgeler. Bunun yanı sıra, estetik bir zevkin ürünü olan geniş bir sanat koleksiyonuna sahiptir. Hat sanatının geleneksel çizgilerinden modern resmin soyut dünyasına uzanan bu koleksiyon, onun kültürel birikiminin bir yansımasıdır.

Spor tutkusu, sadece bireysel aktivitelerle sınırlı kalmamıştır. Fenerbahçe Spor Kulübü’ne olan derin bağlılığı, onu tribünlerden yöneticilik masasına kadar taşımıştır. Ancak spora en büyük katkısı, 1993 yılında Ülkerspor Basketbol Kulübü’nün kuruluşundaki öncü rolüdür. Bu kulüp, Türk basketboluna sayısız yetenek kazandırmış, Avrupa sahalarında göğsümüzü kabartan başarılara imza atmıştır. 2006 yılında Fenerbahçe ile yapılan birleşme ve isim sponsorluğu, sarı-lacivertli camianın basketbolda altın çağını yaşamasını sağlayan temel taşlardan biri olmuştur.

Aile hayatında ise köklü değerlere bağlı bir portre çizer. Prof. Dr. Asaf Ataseven’in kızı Betül Hanım ile mutlu bir evliliği vardır ve bu birliktelikten üç erkek evlat dünyaya gelmiştir. Çocuklarının eğitimi konusunda da kendi babasından aldığı disiplini sürdüren Ülker, oğullarının iyi birer eğitim alması için titiz davranmıştır. Ailesinde yaşanan trajediler de hayatının bir parçasıdır; henüz dokuz yaşındayken kaybettiği ağabeyi Ali’nin acısı ve ailenin tek erkek varisi olarak sorumluluğu erken yaşta omuzlaması, karakterinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Ayrıca lise yıllarından sınıf arkadaşı olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile olan dostluğu ve aileler arasındaki akrabalık bağları (her ne kadar yeğeni Ahmet Özokur’un evliliği sonlanmış olsa da) kamuoyunun bildiği detaylar arasındadır.

Ekonomik Güç ve Servetin Boyutları

Murat Ülker ismi, ekonomi dergilerinin kapaklarından ve “en zenginler” listelerinin zirvesinden eksik olmaz. Bu durum, sadece şahsi bir servetin göstergesi değil, aynı zamanda yönettiği grubun yarattığı katma değerin bir kanıtıdır. 2015 yılından itibaren Forbes gibi prestijli yayınların hazırladığı listelerde istikrarlı bir şekilde Türkiye’nin en varlıklı insanı unvanını korumuştur. Serveti yıllar içinde küresel ekonomik dalgalanmalara göre 2.9 milyar dolar ile 6.3 milyar dolar arasında değişim gösterse de, zirvedeki yeri neredeyse hiç değişmemiştir.

2025 yılı verilerine bakıldığında, 5.5 milyar dolarlık servetiyle yine Türkiye’nin en zengin iş insanı olarak kayıtlara geçmiştir. Bu rakam, onu dünya genelindeki milyarderler sıralamasında 639. basamağa, toplamda en zengin 800 kişi arasına yerleştirmektedir. Ancak Murat Ülker için bu rakamlar, banka hesaplarındaki sıfırlardan çok daha fazlasını; istihdamı, üretimi ve Türkiye markasının global arenadaki gücünü ifade etmektedir.

Murat Ülker, babasından devraldığı bayrağı yere düşürmeden, hatta onu okyanus ötesine taşıyarak büyüten, geleneklerine bağlı fakat yüzü batıya dönük, vizyoner bir sanayicidir. Onun hikayesi, bisküvi kokulu bir atölyeden, dünyanın en büyük gıda devlerinden birine dönüşen bir rüyanın gerçeğe uzanan yolculuğudur. Bu yolculukta “sahip” olmaktan öte, “emanetçi” bilinciyle hareket etmesi, başarısının en büyük sırrı olarak görülebilir.