Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Polisan Holding’in Sahibi Kimdir ?
Günümüz dünyasında hava taşımacılığı sadece yolcu taşımanın ötesinde, bir ülkenin ekonomik potansiyelini gösteren en önemli sektörlerden biri haline geldi. Bu alanda Türkiye’nin adını uluslararası düzeyde duyurmayı başarmış öncü şirketlerden biri olan TAV Havalimanları, başarı hikayesiyle sadece ülkemiz için değil, faaliyet gösterdiği her coğrafya için değer yaratmaya devam ediyor.
TAV’ın serüveni, 1997 yılında İstanbul’da başladı. Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’da yer alan uluslararası terminalin modernizasyonu ve işletilmesi ihalesini kazanan iki güçlü yerli sermaye yapısı – Bilkent Holding ve Akfen Holding – bu projede güçlerini birleştirerek havacılık sektöründe yeni bir dönemin kapısını araladılar. Bu ortaklığın ardından kurulan TAV, kısa sürede alanında uzmanlaşarak sınırları zorlayan bir başarı elde etti.
Şirketin adında yer alan “T” harfinin, Bilkent Holding bünyesindeki Tepe İnşaat’a işaret etmesi, kuruluşun inşaat sektöründen aldığı güçlü altyapıyı ve mühendislik deneyimini yansıtıyor. TAV, sadece bir işletmeci değil, aynı zamanda birçok havalimanı projesinin tasarımı ve inşasında da aktif rol oynayan bir yapıya sahiptir.

TAV’ın yurtdışı tecrübesi, 2003 yılında İran’da üstlendiği Tahran İmam Humeyni Uluslararası Havalimanı projesiyle başladı. 193 milyon dolarlık yatırım değeriyle bu proje, şirket için önemli bir sıçrama noktası oldu. İnşaat çalışmalarına kısa sürede başlayan TAV, modern havalimanı terminalini hızla tamamlayarak operasyonlara hazır hale getirdi.
Ancak proje, yalnızca mühendislik ya da finansal yönüyle değil, aynı zamanda politik açıdan da büyük bir sınav haline geldi. Açılışın hemen ardından İran’daki bazı askeri müdahaleler nedeniyle terminalin işleyişi sekteye uğradı. TAV’ın uğradığı zararın telafisi için verdiği hukuki mücadele ise uluslararası alanda ne kadar kararlı ve dirençli bir yapı olduğunu gösterdi. Bu süreç, şirketin yalnızca teknik değil, aynı zamanda diplomatik ve hukuki kabiliyetlerini de pekiştiren bir dönem olarak tarihe geçti.
2006 yılında yeniden yapılandırma sürecine giren TAV, faaliyet alanlarını daha şeffaf ve etkili bir biçimde yönetebilmek adına iki ayrı çatı altında topladı: TAV Havalimanları Holding ve TAV İnşaat. Bu stratejik hamle, şirketin hem yatırımcı nezdinde güvenini artırdı hem de operasyonel verimliliğini üst seviyelere taşıdı.
2007 yılı ise TAV için bir diğer dönüm noktası oldu. Şirket, Borsa İstanbul’da “TAVHL” kodu ile halka arz edildi. Böylece yalnızca özel sektörün değil, bireysel ve kurumsal yatırımcıların da ortak olabileceği bir yapıya dönüşerek daha şeffaf, daha kapsayıcı bir yönetim anlayışını benimsedi.
TAV Havalimanları, Türkiye’de havacılığın gelişmesine ciddi katkılar sunmuş durumda. Ankara’daki başkent terminali, İzmir’deki Ege’nin incisi niteliğindeki havalimanı ve Alanya’ya hizmet veren Gazipaşa tesisi, şirketin ülke içindeki güçlü konumunu kanıtlıyor. Geçmişte İstanbul Atatürk Havalimanı’nı da başarıyla yöneten şirket, Türkiye’nin hava taşımacılığında yakaladığı büyümenin temel aktörlerinden biri haline geldi.
Ancak TAV yalnızca Türkiye’ye odaklanmadı. Yıllar içinde Avrupa’dan Orta Asya’ya, Kuzey Afrika’dan Baltıklar’a kadar birçok noktada faaliyet göstermeye başladı. Gürcistan’daki iki havalimanı, Kuzey Makedonya’daki stratejik konumdaki tesisler, Tunus’un Akdeniz kıyısındaki turistik noktaları ve Suudi Arabistan’ın kutsal şehirlerinden Medine, şirketin küresel ağını oluşturuyor.

Hırvatistan’daki Zagreb Uluslararası Havalimanı ve Letonya’nın başkenti Riga’da yürütülen operasyonlar ise TAV’ın Avrupa’daki varlığını pekiştiren projeler arasında öne çıkıyor. Son olarak Kazakistan’ın en yoğun ulaşım noktalarından biri olan Almatı Havalimanı da şirketin portföyüne eklenerek Orta Asya’daki varlığına güç kattı.
TAV’ı rakiplerinden ayıran en önemli özelliklerden biri, yalnızca terminal işletmesiyle sınırlı kalmayan geniş hizmet skalasıdır. Şirket, yolcu konforunu artıran birçok alanı doğrudan kendisi yönetiyor. Bunların başında gümrüksüz satış alanları, yeme-içme noktaları, güvenlik hizmetleri, bagaj işlemleri ve bilgi teknolojileri geliyor.
Bu bütünsel yaklaşım, havalimanı deneyimini baştan sona kadar optimize eden ve yolcuların memnuniyetini artıran bir stratejiyi yansıtıyor. Letonya’da Riga’da yürütülen operasyonlar, bu çoklu hizmet modelinin yurtdışında da başarıyla uygulanabildiğinin önemli bir örneği olarak dikkat çekiyor.
TAV’ın büyüklüğü yalnızca işletme sayısıyla değil, yarattığı ekonomik etkiyle de ölçülüyor. 2014 yılı sonunda ulaşılan 95 milyonluk yolcu sayısı, şirketin ne denli yoğun bir operasyon yürüttüğünü ortaya koyuyor. Aynı yıl içerisinde gelirlerini yüzde 9 artırarak yaklaşık 1 milyar Euro’ya yakın ciro elde eden TAV, sadece kendisi için değil, ülke ekonomisi ve iş ortakları için de ciddi katma değer yaratıyor.
Şirket bünyesinde çalışan yaklaşık 15 bine yakın personel ise TAV’ın istihdama sunduğu katkıyı gözler önüne seriyor. Bu çalışanlar yalnızca Türkiye’de değil, birçok farklı ülkede, farklı kültürler içerisinde görev yaparak şirketin uluslararası duruşuna destek veriyor.

TAV Havalimanları’nın yönetim kadrosu, şirketin global vizyonunu destekleyen bir yapıya sahip. Farklı ülkelerden gelen deneyimli isimlerin yer aldığı yönetim kurulu, şirketin hem stratejik kararlarında hem de uluslararası ilişkilerinde büyük rol oynuyor.
Şirketin tepe yönetiminde yer alan isimler, yalnızca operasyonel başarı değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve yolcu deneyimi gibi alanlarda da öncü adımlar atılmasını sağlıyor.
Bugün TAV Havalimanları, adını sadece Türkiye’de değil, uluslararası havacılık arenasında da saygın bir noktaya taşımış durumda. Kuruluşundan bu yana geçen sürede yaşanan her gelişme, şirketin ne kadar sağlam temeller üzerinde yükseldiğini gösteriyor.
İster terminal inşa ediyor, ister yolcu ağırlıyor ya da bilgi sistemleriyle dijital altyapıyı kuruyor olsun; TAV, her alanda kaliteyi ve güveni merkezine alan bir kurum kültürüne sahip. Bu da onu sadece bir işletmeci değil, havacılık alanında bir marka haline getiriyor.
Gelecekte yeni pazarlara açılması, teknoloji yatırımlarını artırması ve sürdürülebilirlik konusunda öncü uygulamalar geliştirmesi beklenen TAV Havalimanları, küresel gökyüzünün en güçlü oyuncularından biri olma yolculuğuna emin adımlarla devam ediyor.
Yorum Yaz