Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Finish’in Sahibi Kimdir ?
Çocuklarımızın özgürce keşfetmesini destekleyen ve kirleri dert olmaktan çıkaran sloganıyla hafızalarımıza kazınan OMO, Türkiye’nin en çok tercih edilen çamaşır deterjanı markalarından biridir. 1960’lardan bu yana Türk evlerinin temizlik alışkanlıklarını şekillendiren bu marka, sadece lekeleri değil, aynı zamanda toplumsal öğrenme biçimlerini de dönüştüren devasa bir felsefenin temsilcisidir.
Peki, küresel çapta bu kadar etkili olan OMO markasının sahibi kimdir? Marka, neden farklı ülkelerde Surf, Skip veya Surf Excel gibi isimlerle anılmaktadır? Bu yazımızda, OMO‘nun sahibini, İngiltere’den başlayan serüvenini, Türkiye’deki sosyal kampanyalarını ve çevresel sorumluluk yaklaşımını detaylıca inceleyeceğiz.
OMO markasının ardındaki kurumsal güç, dünyanın en büyük tüketim malları üreticilerinden biri olan Unilever şirketidir.
OMO’nun kökleri, 1959 yılında Unilever tarafından, şirketin diğer deterjan markası olan Rinso’nun pazardaki düşen performansına karşı bir adım olarak atılmıştır. Başlangıçta Rinso’nun pazar payını hızla ele geçirmeyi hedefleyen OMO, kısa sürede birçok ülkede popüler bir isim haline gelmiştir.
Dolayısıyla, OMO’nun tüm uluslararası operasyonları, ürün geliştirmeleri ve çığır açan pazarlama kampanyaları (özellikle “Kirlenmek Güzeldir” felsefesi) Unilever‘in küresel stratejileri doğrultusunda yönetilmektedir. Markanın İngiltere’den dünyaya yayılması ve sürekli kendini yenilemesi, Unilever’in güçlü Ar-Ge ve pazarlama kabiliyetinin bir göstergesidir.
OMO’nun küresel yolculuğu, farklı kıtalarda farklı kimliklere bürünmesini gerektirmiştir. Bu isim çeşitliliği, markanın yerel pazarlara adaptasyonunu ve bazen de yasal haklar ile ticari anlaşmaları yansıtır:
Marka Adı | Kullanıldığı Başlıca Bölgeler |
OMO | Türkiye, Avustralya, Yeni Zelanda, Romanya |
Surf | Hindistan, İrlanda, Güney Afrika Cumhuriyeti, Avustralya, Yeni Zelanda |
Skip | Kıbrıs, Yunanistan, Fransa, Portekiz, İspanya, Arjantin, Uruguay |
Surf Excel | Hindistan, Pakistan, Bangladeş |
Coral | Belçika (2009’dan itibaren OMO’nun yerini almıştır) |
Bu durumun en ilginç yanlarından biri, Unilever’in bazı pazarlarda (örneğin Malezya ve Singapur’da) OMO’nun doğrudan rakibi olan Henkel’e ait Persil markasının satış ve pazarlama haklarını lisansla elinde bulundurmasıdır. Bu, küresel deterjan pazarındaki karmaşık ticari ilişkileri gözler önüne serer.
OMO, Türkiye’deki macerasına 1960’larda, İzmir’de başladı ve kısa sürede temizlik sektörünün öncüsü oldu. Türk tüketicisi için OMO, bir deterjan adından çok daha fazlasını ifade etmeye başladı.
Türkiye‘de evlere otomatik çamaşır makinelerinin girmeye başladığı 1985 yılında OMO, pazardaki bu büyük değişime hızla ayak uydurdu. Türk tüketicisine “Omomatik” adıyla ilk “matik” deterjanı tanıtan marka, makineleşme sürecini destekleyen ve kolaylaştıran bir çözüm sundu. Bu yenilik, OMO’nun her zaman tüketicinin değişen ihtiyaçlarına en hızlı yanıtı veren marka olma misyonunu pekiştirdi.
OMO, sadece ürünleriyle değil, aynı zamanda kurduğu iletişim kanallarıyla da tüketiciye yakın olmayı başardı:
Bu girişimler, markanın kullanıcılarından gelen geri bildirimleri dikkate alarak ürün ve hizmetlerini sürekli geliştirmesine olanak sağladı.
OMO’nun Türkiye ve dünya çapındaki en büyük başarısı, sadece leke çıkarma gücüyle değil, aynı zamanda sosyal bir felsefe yaratmasıyla geldi.
2001 yılında marka, “Çamaşırdır kirlenir, çocuklar böyle öğrenir” diyerek kirin sadece bir temizlik sorunu değil, aynı zamanda gelişim ve öğrenme sürecinin doğal bir parçası olduğu fikrini öne sürdü.
Bu yaklaşım, 2004 yılında tüm dünyada hayata geçirilen ve markanın imzası haline gelen “Kirlenmek Güzeldir” kampanyasına dönüştü. Bu felsefe, ebeveynleri çocuklarını kirlenmekten alıkoymamaya, onlara dünyayı özgürce keşfetme ve deneyimleyerek öğrenme fırsatı sunmaya davet etti.
Felsefesini daha da derinleştiren OMO, 2008 yılında “Her Çocuğun Çocuk Olmaya Hakkı Vardır” kampanyasıyla, günümüz çocuklarının “yaşayarak öğrenme” olanaklarından mahrum kalma riskine dikkat çekti. Bu sosyal sorumluluk projesi, markanın sadece lekeleri çıkaran bir deterjan olmaktan öte, çocuk gelişimini ve keşfetme özgürlüğünü destekleyen bir kurum olarak konumlanmasını sağladı.
OMO’nun yenilikçilik anlayışı, sadece leke çıkarma performansıyla sınırlı kalmamıştır; aynı zamanda çevresel etkiyi azaltma hedefini de içermektedir.
Küresel ısınma ve çevre sorunlarının arttığı bu dönemde OMO, ambalaj ağırlığını ve çevresel ayak izini azaltmak için konsantre deterjanlara yönelmiştir.
Marka, %100 geri dönüştürülebilir ve geri dönüştürülmüş plastikten üretilen ambalajları tercih ederek doğaya karşı sorumluluğunu pekiştirmektedir. Ayrıca OMO deterjanlarının içeriklerinin tamamı doğada çözünebilir bileşenlerden oluşmaktadır.
OMO, kökeni İngiltere’ye dayanan ve Unilever‘in sahip olduğu, sadece bir deterjan markası değil, aynı zamanda güçlü bir sosyal mesajın taşıyıcısıdır. Türkiye’ye 1960’larda gelerek Omomatik gibi yeniliklerle sektöre öncülük eden bu marka, “Kirlenmek Güzeldir” felsefesiyle bir temizlik sorununu, bir ebeveynlik ilkesine dönüştürmeyi başarmıştır. OMO, bugün hem en zorlu lekeleri ilk yıkamada çıkarma iddiasını korumakta hem de konsantre formülleri ve çevre dostu ambalajlarıyla geleceğe yönelik sorumluluklarını yerine getirmektedir. Bu çok yönlü liderlik, OMO’yu Türkiye’nin en sevilen markalarından biri yapmaya devam etmektedir.
Yorum Yaz