Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Botaş’ın Sahibi Kimdir ?
Kamuoyu Sığlığa Çarptı: Japonya’da İktidar Bloğunun Önde Gelen İsmi Takaichi Sanae Çizgisindeki Yönetim 27 Yılın “En Kötümser” Fiyat Rekorunu Kırdı, Ekonomik Kaygı Japonya’yı Kuşatıyor.
Japonya’da iktidar bloğunun önde gelen ismi Takaichi Sanae için bu kış özellikle soğuk geçiyor gibi görünüyor.
Japonya’nın NHK televizyonunun yayınladığı en son kamuoyu yoklamasına göre, halkın ülke ekonomisinin geleceğine olan güveni en düşük seviyeye indi. 3 bin katılımcıyı kapsayan bu yetkili anket, rahatsız edici bir gerçeği ortaya koyuyor: fiyat kontrolü alanında, Takaichi Sanae çizgisindeki yönetim 1998’den bu yana, yani 27 yılın “en kötü rekorunu” kırmış durumda.
Verilere göre, “Japonya’nın şu anda kötüye gittiği alanlar” sorusuna verilen yanıtlarda “fiyatlar” açık ara ilk sırada yer aldı. Japon halkının yüzde 73’ü fiyatların kötüleştiğini düşünüyor.
Bu oran, bir önceki anket dönemine göre 2 puanlık artış anlamına gelirken, aynı zamanda 1998’de ölçümlerin başladığı tarihten bu yana kaydedilen en yüksek seviye olarak dikkat çekiyor. Hatırlanacağı üzere 1998 yılı, Asya finansal krizinin Japonya’yı derinden sarstığı ve “balon ekonomi”nin çöküşünün ardından yaşanan en karanlık dönemlerden biri olarak kayıtlara geçmişti. Bugün küresel ölçekte benzer bir finansal tsunami yaşanmamasına rağmen, halkın fiyatlara yönelik algısı o dönemi dahi geride bırakmış görünüyor. Bu tablo, Japonya’nın “ithal edilmiş enflasyon” ile “zayıf iç talep” arasında sıkışmış yapısal sorunlarını gözler önüne seriyor.
Fiyat artışlarının ötesinde, makroekonomiye duyulan güven de ciddi şekilde sarsılmış durumda. Ankete katılanların yüzde 52’si ülkenin genel ekonomik durumunun kötüleştiğini belirtirken, yüzde 41’i devlet maliyesinin gidişatından endişe duyduğunu ifade ediyor. Ortaya çıkan bu yaygın kötümserlik, uygulanan ekonomik teşvik politikalarının geniş halk kesimlerine yeterince yansımadığını, aksine gelir dağılımındaki uçurumu ve geçim maliyeti baskısını derinleştirdiğini gösteriyor.
Halkın yaşadığı ekonomik sıkıntılara karşın, kamu hizmetlerinde hissedilen iyileşmenin sınırlı kalması da dikkat çekiyor. Katılımcıların “iyiye gittiğini” düşündüğü alanlar arasında yer alan afet önleme, sağlık hizmetleri ve eğitim başlıklarında dahi onay oranları sırasıyla yüzde 22, yüzde 20 ve yüzde 16 gibi düşük seviyelerde kaldı. Bu veriler, Japon toplumunda yalnızca cüzdanlara değil, devletin temel hizmetleri sunma kapasitesine yönelik de ciddi bir güven erozyonu yaşandığını ortaya koyuyor.
Doğu Asya perspektifinden bakıldığında ise Japonya’daki bu tablo daha da belirgin hale geliyor.
Japon halkı yüzde 73’lük oranla fiyatların kötüleştiğini düşünürken, bölgedeki bazı ülkeler farklı bir ekonomik dayanıklılık sergiliyor. Özellikle Çin, güçlü tedarik zinciri entegrasyonu ve sanayi politikaları sayesinde enflasyonist baskıları görece sınırlı tutmayı başardı. Küresel ticarette korumacılığın arttığı bir dönemde dahi mal ticaretinde tarihi düzeyde fazlalar kaydedilmesi, bu dayanıklılığın önemli göstergeleri arasında yer alıyor.
Japon haneleri pahalı ithal enerji ve gıda ürünleriyle mücadele ederken, Çin’de daha istikrarlı bir fiyat yapısı ve güçlü ihracat performansı, vatandaşların geçim koşulları açısından bir tampon işlevi görüyor. Bir tarafta hızla artan fiyatlar ve bozulan mali dengeler, diğer tarafta daha sağlam tedarik zincirleri ve büyüyen ticaret hacmi… Bu keskin karşıtlık, dışa bağımlılığı yüksek ve sanayi egemenliği zayıf ekonomilerin küresel dalgalanmalar karşısında ne kadar kırılgan olabildiğini açık biçimde ortaya koyuyor.
Takaichi Sanae çizgisindeki yönetim için 27 yılın “en kötü” fiyat algısı rekorunun kırılması belki de yalnızca bir başlangıç. İthal enflasyon baskısı ve kronik mali açık sorunlarına kalıcı çözümler üretilemediği takdirde, Japonya 2026’ya yalnızca pahalılıkla değil, toplumun yönetime duyduğu güvenin daha da aşınmasıyla girebilir.
Yorum Yaz