Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Bellona’nın Sahibi Kimdir ?
Türkiye’nin sanayi hamleleri tarihinde, özellikle otomotiv yan sanayi dendiğinde akla gelen ilk ve en güçlü isimlerden biri şüphesiz Petlas’tır. Yollarda gördüğümüz binek araçlardan devasa tarım makinelerine, hatta gökyüzündeki milli gururumuz olan askeri uçaklara kadar her alanda izi bulunan bu marka, sadece bir lastik üreticisi değil, aynı zamanda bir teknoloji devi olarak konumlanıyor. Peki, yıllar içinde kabuk değiştiren, büyüyen ve sınırlarını aşarak dünya pazarlarına açılan bu devasa yapının arkasında kim var? Petlas’ın sahibi kimdir ve bu başarı hikayesi nasıl yazıldı? Bu yazımızda, markanın sahiplik yapısını, tarihsel dönüşümünü ve sektöre yön veren yeniliklerini derinlemesine inceliyoruz.
Markanın kökenlerine inmek için takvim yapraklarını 1970’lerin ortasına çevirmemiz gerekiyor. 1976 yılı, Türkiye için sanayileşme adına kritik adımların atıldığı bir dönemdi. O yıllarda, özellikle dışa bağımlılığı azaltmak ve yerli üretimi teşvik etmek amacıyla Petrokimya Holding çatısı altında bir vizyon ortaya kondu. Bu vizyonun adı Petlas’tı. Kuruluş amacı sadece ticari bir kazanç sağlamak değil, stratejik bir ürün olan lastiğin yerli imkanlarla üretilmesini sağlamaktı.

Anadolu’nun kalbi sayılan Kırşehir’de kurulan üretim tesisleri, o günden bugüne bölgenin en önemli istihdam ve üretim merkezi olma özelliğini koruyor. Ancak her devlet iştiraki gibi, bu marka da zaman içinde çeşitli ekonomik ve idari değişim rüzgarlarından etkilendi. 90’lı yılların sonuna gelindiğinde, Türkiye’deki özelleştirme dalgası bu sanayi devini de içine aldı. 1997 yılında Özelleştirme İdaresi tarafından yapılan ihale sonucunda, o dönemin bilinen şirketler topluluklarından Kombassan Holding, fabrikanın yeni sahibi oldu. Ancak markanın asıl şahlanışı ve küresel bir oyuncu haline gelmesi, bir sonraki el değiştirme süreciyle başlayacaktı.
Markanın kaderini değiştiren asıl tarih 2005 yılıdır. Bu tarihte, lastik ve otomotiv sektörünün köklü ve tecrübeli oyuncusu Abdulkadir Özcan AŞ (kısaca AKO Grup), Petlas’ı bünyesine kattı. İşte “Petlas’ın sahibi kimdir?” sorusunun bugünkü net cevabı budur: Petlas, bir AKO Grup iştirakidir.
Bu satın alma, sadece bir mülkiyet devri değil, aynı zamanda devasa bir yatırım hamlesinin de başlangıcı oldu. Abdulkadir Özcan AŞ, fabrikayı devraldığında sadece mevcut üretimi sürdürmeyi değil, tesisi modernize ederek dünya standartlarında bir teknoloji üssüne dönüştürmeyi hedefledi. Yapılan milyarlarca liralık yatırımlar, AR-GE çalışmaları ve insan kaynağına verilen önem sayesinde marka, yerel bir üretici olmaktan çıkıp, 100’den fazla ülkeye ihracat yapan global bir güce dönüştü. AKO Grup’un vizyonu, fabrikanın kapasitesini artırırken ürün gamını da inanılmaz derecede çeşitlendirdi.

Kırşehir’deki tesislerin en dikkat çekici özelliklerinden biri, üretim kapasitesinin ve çeşitliliğinin büyüklüğüdür. Burası, Avrupa sınırları içerisinde “tek çatı altında en geniş ürün yelpazesine sahip lastik fabrikası” unvanını elinde bulundurmaktadır. Bu unvan, fabrikanın ne denli kompleks ve entegre bir yapıya sahip olduğunun kanıtıdır.
Sıradan bir binek otomobilden, zorlu arazi şartlarında çalışan 4×4 araçlara, tarlalarda hasat yapan traktörlerden, şantiyelerin yükünü çeken dev iş makinelerine kadar her türlü araç için burada bir çözüm üretiliyor. Ancak iş sadece karayolu taşıtlarıyla sınırlı değil. Ülke savunması için kritik öneme sahip askeri kara araçları ve hatta savaş uçakları için geliştirilen lastikler de bu bantlardan iniyor. Bu durum, AKO Grup yönetimindeki Petlas’ın sadece ticari değil, stratejik bir milli değer olduğunu da gösteriyor.
Ayrıca şirket, pazar hakimiyetini artırmak ve farklı segmentlerdeki kullanıcılara ulaşmak adına sadece ana markasıyla yetinmiyor. Starmaxx, Milestone, Harvester ve Funtoma gibi alt markalar da yine aynı kalite anlayışıyla bu tesislerde üretiliyor ve tüketicilere sunuluyor.
Bir lastik markasının başarısı, sadece ürettiği siyah kauçuğun miktarıyla değil, o kauçuğa kattığı teknolojiyle ölçülür. Abdulkadir Özcan AŞ yönetimindeki marka, Türkiye lastik sektöründe pek çok “ilk”e imza atarak bu alandaki rüştünü ispatlamıştır.
Örneğin, patlasa bile gitmeye devam eden lastik teknolojisi olarak bilinen “Run-Flat” lastiklerin Türkiye’deki ilk üretimi bu çatı altında gerçekleştirilmiştir. Bu teknoloji, sürücü güvenliği açısından devrim niteliğindedir. Benzer şekilde, lastik patlamalarına karşı kendi kendini onarabilen “Self Sealing” teknolojisi de yine firmanın inovasyon yeteneğinin bir ürünüdür.
Sektörel bazda bakıldığında, Türkiye’nin ilk radyal traktör lastiği ve tamamı çelikten üretilen iş makinesi lastiği de yine Kırşehir’deki bu tesislerin mühendisleri tarafından geliştirilmiştir. Ancak belki de en gurur verici yatırımlardan biri, Türkiye’nin ilk ve tek lastik test pistinin inşa edilmesidir. Eskiden üretilen lastiklerin test edilmesi için yurt dışındaki merkezlere ihtiyaç duyulurken, artık geliştirilen ürünler kendi topraklarımızdaki uluslararası standartlara sahip pistlerde, en zorlu koşullarda sınanmaktadır. AR-GE yatırımlarında sektör lideri olması, markanın geleceğe ne kadar sağlam adımlarla yürüdüğünün bir göstergesidir.

Sürücülerin en çok ilgilendiği konulardan biri de şüphesiz mevsimsel lastik performanslarıdır. Marka, bu alanda da oldukça geniş bir model havuzuna sahiptir. Kış aylarının zorlu koşulları, kar, buz ve gizli buzlanma gibi tehlikeler için geliştirilen “Snowmaster” serisi, sürücülere güvenli bir yol tutuş vaat eder. Özellikle W601 ve W651 kodlu modeller, karlı zeminlerdeki çekiş gücüyle bilinir. Daha sert kış koşulları için tasarlanan Glacier W661 ve 4×4 araçlar için özel olarak üretilen Explero W671, kışın yol güvenliğini maksimize eden diğer seçeneklerdir.
Yaz mevsimine gelindiğinde ise performans, yakıt tasarrufu ve konfor ön plana çıkar. Elegant PT311 ve Imperium PT515 modelleri, standart binek araçlar için ideal konfor ve uzun ömür sunarken; hız tutkunları ve spor araç sahipleri için Velox Sport serisi (PT711, PT721, PT731, PT741) devreye girer. Bu lastikler, sıcak asfaltta yüksek yol tutuşu ve viraj kabiliyeti sağlamak üzere tasarlanmıştır. Arazi araçları için geliştirilen Explero PT431 ise hem asfalt hem de hafif arazi koşullarında dengeli bir performans sunar.
Özetlemek gerekirse, “Petlas’ın sahibi kimdir?” sorusunun yanıtı, Abdulkadir Özcan AŞ yani AKO Grup’tur. Ancak bu sahiplik, sadece ticari bir unvandan ibaret değildir. 2005 yılından bu yana yapılan vizyoner yatırımlar, Kırşehir’deki fabrikayı bir teknoloji üssüne, markayı ise küresel bir oyuncuya dönüştürmüştür.
Bugün Türkiye sınırlarından en çok ülkeye lastik ihraç eden üretici konumunda olması, askeri havacılık gibi son derece hassas bir alanda üretim yapabilmesi ve AR-GE alanındaki liderliği, markanın geldiği noktayı özetlemektedir. Petlas, 1976’da atılan temellerin üzerinde, AKO Grup’un yönetiminde yükselen, yerli sermayenin ve Türk mühendisliğinin neler başarabileceğinin somut bir kanıtıdır. Hem binek araç kullanıcılarının günlük ihtiyaçlarına cevap veren hem de ülkenin sanayi çarklarını döndüren iş makinelerini yürüten bu güç, gelecekte de adından sıkça söz ettireceğe benziyor.
Yorum Yaz