Flormar’ın Sahibi Kimdir?

Makyaj çantalarımızın vazgeçilmez bir parçası olan, her alışveriş merkezinde veya işlek caddede o rengarenk vitrinleriyle bizi karşılayan Flormar, kozmetik dünyasında eşine az rastlanır bir başarı öyküsüne sahiptir. Rujdan fondötene, fardan maskaraya kadar geniş bir ürün yelpazesi sunan bu marka, hemen herkesin hayatına en az bir kez dokunmuştur. Peki, böylesine yaygın ve sevilen bir markanın arkasındaki güç kim?

Yıllardır “Türk markası” olarak bildiğimiz, ancak kökleri İtalya’ya dayanan bu kozmetik devinin sermaye yapısı aslında oldukça merak edilen bir konu. İtalyan estetiğiyle doğan, Türk girişimciliğiyle büyüyen ve Fransız vizyonuyla küreselleşen Flormar’ın sahiplik serüvenini, sadece bir isimden ibaret görmemek gerekir. Bu yazıda, markanın Milano’dan başlayıp dünyaya yayılan hikayesini, stratejik ortaklıklarını ve bugünkü yönetim yapısını tüm detaylarıyla ele alacağız.

İtalyan Kökler ve İsim Babası

Markanın kimin olduğu sorusuna cevap vermeden önce, onun genetik kodlarını anlamak gerekir. Flormar’ın hikayesi, bundan tam 75 yıl önce, 1950 yılında Avrupa’nın sanat ve tasarım merkezi olarak bilinen Milano’da başladı. O dönemde henüz butik bir oluşum olan marka, ismini kurucusunun ailesinden alıyordu. Meraklılarının sıkça sorduğu “Flormar ne demek?” sorusunun cevabı, aslında duygusal bir aile bağında saklıdır. Markanın ismi, kurucunun iki kızı olan Floridita ve Maria’nın isimlerinin harmanlanmasıyla oluşturulmuştur. Bu naif başlangıç, markanın sonraki yıllarda kazanacağı samimi ve sıcak imajın da ilk adımıydı.

Ancak Flormar’ı bugün bildiğimiz küresel bir oyuncu haline getiren asıl kırılma noktası, kuruluşundan yirmi yıl sonra, 1970 yılında gerçekleşti. Üretim ve yönetim merkezinin İstanbul’a taşınmasıyla birlikte marka, Türk kozmetik sektörüyle özdeşleşmeye başladı. Şenbay Ailesi’nin vizyoner liderliğinde, marka sadece tırnak cilası üreten bir yapıdan çıkarak, kadınların tüm makyaj ihtiyaçlarına yanıt veren devasa bir endüstriyel güce dönüştü. Bu dönem, markanın “bizden biri” olarak kabul edildiği ve Türkiye’nin en büyük kozmetik ihracatçılarından biri olma yolunda ilerlediği yıllardı.

2012 Yılı ve Fransız Ortaklığı: Büyük Dönüşüm

Flormar’ın mülkiyet yapısındaki en radikal değişim ve “Sahibi kim?” sorusunun güncel cevabı, 2012 yılında atılan stratejik bir imzayla belirlendi. Türkiye pazarında liderliğe oynayan ve sınırlarını aşarak dünyaya açılmak isteyen marka, küresel bir güç birliğine gitti. Dünyaca ünlü Fransız kozmetik devi Groupe Rocher (Yves Rocher Grubu), Flormar’ın çoğunluk hisselerini satın alarak markanın ana hissedarı konumuna yükseldi.

Bu anlaşma neticesinde, şirketin hisselerinin %51’lik kısmı Groupe Rocher bünyesine geçti. Geriye kalan paylar ise markayı bugünlere taşıyan Şenbay Ailesi’nde kaldı. Dolayısıyla teknik olarak Flormar’ın sahibi, bünyesinde Yves Rocher, Petit Bateu gibi dev markaları barındıran Fransız Groupe Rocher’dır. Ancak bu satın alma, klasik bir el değiştirmeden ziyade, iki büyük gücün birleşmesi olarak yorumlanmalıdır. Şenbay Ailesi’nin pazar bilgisi ve üretim deneyimi ile Fransız grubun global dağıtım ağı ve marka yönetimi tecrübesi bir araya gelerek Flormar’ı kıtalararası bir oyuncuya dönüştürdü.

Çok Uluslu Bir Kimlik: İtalyan Doğumlu, Türk Büyümelisi, Fransız Ortaklı

Flormar‘ın sahiplik yapısındaki bu çeşitlilik, markanın DNA’sına işleyen “çok kültürlü” bir miras yarattı. Milano’da doğup, Asya ile Avrupa’nın buluşma noktası olan Anadolu topraklarında karakterini bulan marka, bu sayede eşsiz bir renk ve doku çeşitliliği sunma yeteneğine kavuştu. Tek bir güzellik kalıbına sıkışıp kalmak yerine, dünyanın dört bir yanındaki farklı ten renklerine, cilt tiplerine ve kültürel beğenilere hitap edebilme yeteneği, bu zengin geçmişin bir sonucudur.

Bugün 7 kıtada, 100’ü aşkın ülkede faaliyet gösteren marka, New York’tan Paris’e, Dubai’den İstanbul’a kadar her coğrafyada kadınların makyaj tercihlerine yön veriyor. Renk konusundaki hakimiyeti, sadece bir pazarlama stratejisi değil, aynı zamanda bu çok uluslu yapının getirdiği bir birikimdir. Binlerce farklı tonu barındıran koleksiyonlar, her kadının kendi özgün güzelliğini ortaya çıkarmasına olanak tanıyor. Bu da markanın sahibinin kim olduğundan öte, markanın kime hitap ettiğinin daha önemli olduğunu gösteriyor: Dünyanın tüm kadınlarına.

Üretim Gücü ve Kalite Anlayışı

Sahiplik yapısı değişse de, Flormar’ın üretim üssü ve kalbi Türkiye’de atmaya devam ediyor. Gebze’deki devasa tesislerde, dünya standartlarında üretim yapılıyor. Buradaki önemli nokta, markanın “erişilebilir lüks” yaratma konusundaki ısrarıdır. Tüketicinin bütçesini zorlamayan etiketlerle, yüksek performanslı ürünler sunabilmek, markanın en büyük rekabet avantajlarından biridir. Groupe Rocher’ın desteğiyle Ar-Ge yatırımlarını artıran firma, kapatıcılık, kalıcılık ve pigmentasyon gibi konularda lüks segmentteki rakiplerine kafa tutan ürünler geliştirmektedir.

Ayrıca, markanın mağazacılık anlayışı da bu dönemde evrim geçirdi. Sadece ürün satan dükkanlar değil, makyaj uzmanlarından profesyonel tavsiyeler alabileceğiniz deneyim merkezleri oluşturuldu. Bugün dünya genelinde 60.000’e yakın satış noktası ve 200 şehirde 500’den fazla mağazasıyla Flormar, kozmetik perakendeciliğinin ders niteliğindeki örneklerinden biridir.

Sürdürülebilirlik ve Etik Duruş: Yeni Sahibin Etkisi

Groupe Rocher’ın ana hissedar olmasıyla birlikte, Flormar’ın kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik politikalarında da gözle görülür bir hassasiyet oluştu. “Gezegenimiz en iyisini hak ediyor” felsefesiyle hareket eden marka yönetimi, üretim süreçlerini çevre dostu bir yapıya kavuşturdu.

Ürün içeriklerinin temizlenmesi, ambalajlarda geri dönüştürülmüş materyallerin kullanımına öncelik verilmesi ve üretim tesislerinde su-enerji tasarrufunun maksimize edilmesi, yeni dönem yönetim anlayışının yansımalarıdır. Ayrıca markanın hayvanlar üzerinde deney yapmama (cruelty-free) konusundaki kesin duruşu, bilinçli tüketiciler için büyük önem taşıyor. ISO kalite belgeleri ve iyi üretim uygulamaları sertifikalarıyla tescillenen bu süreçler, markanın sadece kar odaklı değil, aynı zamanda değer odaklı bir yönetim anlayışına sahip olduğunu kanıtlıyor.

İnsana Verilen Değer: Mutlu Çalışan, Başarılı Marka

Bir şirketin sahibini tanımanın en iyi yollarından biri de çalışanlarına nasıl davrandığına bakmaktır. Flormar, bu alanda da uluslararası arenada ses getiren başarılara imza atmıştır. Çalışan memnuniyetini ve iş yeri güvenini ölçen “Great Place To Work” organizasyonu tarafından defalarca ödüle layık görülmüştür.

Özellikle genç yetenekler için cazip bir iş ortamı sunması, Y kuşağı ve sonrası için tercih edilen bir işveren olması ve perakende sektöründe çalışan bağlılığını yüksek tutması, yönetim kurulunun vizyonunu yansıtır. “En İyi İşverenler” listelerinde üst sıralarda yer almak, şirketin içindeki insan kaynağının mutlu olduğunu ve bu mutluluğun üretilen ürünlerin kalitesine, dolayısıyla da müşteri memnuniyetine yansıdığını gösterir.

Özetle, “Flormar’ın sahibi kimdir?” sorusuna verilecek cevap tek bir isimden ibaret değildir. Flormar, hisselerinin %51’i Fransız devi Groupe Rocher’a, geri kalanı ise markayı büyüten Şenbay Ailesi’ne ait olan, kökleri İtalya’ya uzanan, kalbi ise Türkiye’de atan küresel bir markadır. Bu ortaklık yapısı, markaya hem yerel pazarın dinamizmini hem de uluslararası arenanın disiplinini kazandırmıştır.

Tüketici gözünde ise Flormar’ın asıl sahibi, yıllardır makyaj çantalarından onu eksik etmeyen, her yeni koleksiyonunu heyecanla bekleyen milyonlarca kadındır. Marka yönetimi kimde olursa olsun, Flormar’ın başarısının sırrı, kuruluşundaki o samimi aile ruhunu, küresel bir devin profesyonelliğiyle harmanlayabilmesinde yatmaktadır. Gelecekte de bu çok kültürlü yapısıyla, güzellik dünyasına yön vermeye devam edeceği aşikardır.